Anıl elinde kalemtıraştan arta kalan talaş tortuları, dilinde koyu mürekkep lekeleri ile dünyaya geldi. Funikulu kesen doğum uzmanı hekime selamını çakışının akabinde devraldığı kalemini sivriltip ilk somut satırlara dokundu. Yirmi yılı aşkın çok hisseli yaşantısına mizah, sinematografi ve özgün müziğe dair muhtelif tümceler ilave etti; sayfa sonlarına üç noktalar kondurdu. Bugün kağıtları üzerine nükteli kelimeler, mikrofonu ötesine doludizgin ezgiler, objektifi ardına estetik imgeler yansıtmaya devam ediyor; hayaller sofrasında düşsel aşçılığı deneyimliyor.